caenes

«Çözüm Süreci dersleri- Günay Aslan» (Lecciones aprendidas de procesos de paz), Bakurpress (Turquía)

Vicenç Fisas, Director de la Escola de Cultura de Pau, Universitat Autònoma de Barcelona.
bakur.net

Çeşitli ülkelerdeki etnik çatışmalar üzerine araştırmalar yapan Barselona Barış Okulu Direktörü Vicenç Fisas, Dünyada Barış Süreçleri * adını verdiği çalışmasında, barış süreçlerini tehdit eden riskleri ele alıyor.
Fisas’a göre en önemli risk tarafların buna tam olarak ikna olmamalarından kaynaklanıyor.
Tarafların tam olarak ikna olmadan, bir gün yarıda kesilecek bir müzakere sürecine başlayabileceklerini; bir yandan görüşürken, diğer yandan birbirlerini samimiyetsizlikle itham edebileceklerini ve sürecin gidişatına ket vuran özellikler sergileyebileceklerini belirtiyor.

‘Bu yüzden, taraflar tamamen ikna olana kadar sürece başlamamak gerekir‘ diyor.

Fisas, ikinci risk faktörü olarak da tarafların güvenini kazanmış bir arabulucunun veya garantörün olmayışını gösteriyor.

‘Barış süreci şiddete son verecek bir anlaşma sağlamak ve bunu üçüncü kişilerin arabuluculuğunda hayata aktarmaktır‘ diyen Fisas, samimi bir dış destek; arabulucu veya garantör bir kurum olmadan barış sürecini başarıyla yürütmenin mümkün olmayacağını ileri sürüyor.

Barış uzmanımız bir barış sürecini tehdit eden önemli bir diğer riskin de, ‘ aşırı/mantıksız beklentiler‘ olduğunu söylüyor.

‘Bir barış süreci belirsizlikler ve sorunlarla doludur, dolayısıyla başarısız olma ihtimali yüksektir‘ diyor ve ‘hayal kırıklığı yaratmamak için aşırı beklentiler içine girilmemesini‘ öneriyor.

Fisas, barış sürecinden zarar gören ve süreci sabote etmeye çalışan çevrelere de dikkat çekiyor.

Süreci sabote eden girişimlere rağmen, müzakere yollarını açık tutmanın zorunlu olduğunun altını çiziyor. Sabotörlerin ancak bu şekilde boşa çıkarılacağını söylüyor.

Öte yandan şiddetsiz bir ortamda müzakere öneriyor. Ona göre süreçle birlikte şiddetin önlenmesi gerekiyor zira, şiddet sürece zarar veriyor.

Fisas, çok aktörlü müzakere sürecini de riskli buluyor.

Aktörlerin sayısı arttıkça müzakerenin karmaşık hal alacağını iddia ediyor. Başlarda az aktörle müzakere yürütmenin daha mantıklı ve sonuc alıcı olacağını belirtiyor.

Ancak kritik eşik aşıldıktan sonra savaştan zarar görmüş bütün aktörlerin sürece dahil edilmesini kalıcı bir barış için zorunlu görüyor.

Barış sürecini tehdit eden bölgesel-dış boyutları da unutmamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Fisas, bunu da önemli riskler arasında sayıyor ve ‘eğer bir komşu ülke çıkarlarının tehlikeye gireceğini hissederse sürecin gelişimini önlemek için harekete geçebilir‘ diyor.

Ayrıca bir de ekonomik strateji oluşturmak gerekiyor.

Barış sürecinin selameti açısından savaş dönemindeki ekonomik kayıpların telafisi için kaynak ve yatırım gerekiyor.

‘Bir barış sürecini başlatmak ve geliştirmek gerçek bir macera, belirsizlikler, engeller ve olasılıklarla dolu zorlu bir yüzleşmedir‘ diyen Fisas, halkı işin içine katmadan, sivil toplumu harkete geçirmeden ve kamuoyunu düzenli olarak bilgilendirmeden süreci yürütmenin zor olacağını da söylüyor.

Buradan hareketle de, ‘topluma söz hakkı veren katılımcı mekanizmalarının kurulmasını‘ zorunlu görüyor.

Yasal ve anayasal düzenlemelerin sağlanması gerektiğine de dikkat çekiyor. Bunu da önemli buluyor.
Söz konusu düzenlemelerin yapılmaması, sürecin yasal olarak ilerlememesi halinde müzakerelerin kesilebileceği söylüyor.

Bu riskin ortadan kaldırılması için de taraflara neyi ne zaman yapacaklarını açıklayacaları bir ‘yol haritası‘ hazırlamalarını öneriyor.

‘Yol harittası yol gösteren bir rehberdir; süreç içinde ortaya çıkan sorunları çözmez ama, bu sorunlardan kaçınmaya yardımcı olur‘ diyor.

Fisas, silahlı gruplarla yapılan müzakerelerde devletin üst düzey yetkililerinin başını çektiği ekiplerin yer alması gerektiğini de belirtiyor.

Bu ekiplerde yer alan kişilerin suçlanmayacaklarına dair yasal güvencelerin verilmesini de sürecin başarısı açısından gerekli görüyor.

Bir barış sürecinin birçok gerçekleşme modeli olduğunu belirten Fisas‚ yeniden entegrasyondan, iktidar paylaşımına, mübadeleden özerkliğe bir dizi modeli gözler önüne seriyor.

Dünyamızda son 50 yılda barışçıl bir biçimde çözülen sorunların yarısına yakının ‘özerklik‘ modeliyle çözüldüğüne dikat çekiyor.

‘Müzakerelerin neredeyse yarısı iktidar paylaşımıyla alakalıdır ve bunun da yarıya yakını özerklik ve kimlik taleplerine ilişkindir‘ diyor.

Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü konusunda ‘asgari koşulların oluşmuş‘ olduğunu söyleyen Barış Kültürü Okulu Direktörü Vicenç Fisas’ın çeşitli ülkelerdeki etnik çatışmalardan çıkardığı sonuçlar bizim tıkanan Çözüm Süreci’mize de ışık tutuyor.

Dolayısıyla bu tecrübeden yararlanmak gerekiyor.

Ne de olsa yeniden masa ve yeniden müzakere kaçınılmaz görünüyor.

*
Dünyada Barış Süreçleri/ Kürt Sorunu İçin İpuçlari ( Agora Kitaplığı)



Ver también

Entrevista a Vicenç Fisas, Barcelona Televisió

Vicenç Fisas, Director de la Escola de Cultura de Pau, Universitat Autònoma de Barcelona.btv.cat Entrevistes …